Ekle

HAKİKAT VE DÜNYA WEB GROUP
İLETİŞİM FORMU
ZİYARETÇİ FORMU
1 - EDA GÜLNİHAL ANKARA - İNCİ TANELERİ - 1-
2 - EDA GÜLNİHAL ANKARA - İNCİ TANELERİ - 2 -
3 - EDA GÜLNİHAL ANKARA - İNCİ TANELERİ - 3 -
4 - EDA GÜLNİHAL ANKARA - İNCİ TANELERİ - 4 -
5 - EDA GÜLNİHAL ANKARA - İNCİ TANELERİ - 5 -
6 - EDA GÜLNİHAL ANKARA - İNCİ TANELERİ - 6 -
7- EDA GÜLNİHAL - WİNDOWSLİVE 1
SANAL ALEM - SANAL ALEMDE NEFS ÇIKMAZI - 3 -
1 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU - 1 - RESUL VE NEBİİ KAVRAMI
2 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU - 2 - MEALLERDE GİZLENEN HİDAYET SIRLARI
3 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - 3 - KULLUK VE İBADET
4 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 4 - ALLAH KALP GÖZÜYLE GÖRÜLÜR
5 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 5 - ALLAH C.C AYET-İ KERİMELERİ PEYGAMBER OLMAYANLARADA GÖNDERİRMİ
6 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 6 - NEFSİ ISLAH EDEN AMELLER
7 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 7 - MÜSLÜMANLARIN BİRLİK VE BERABERLİĞİ
8 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 8 - HADİS-İ ŞERİF ANEKTODLARI
9 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 9 - HİDAYET SIRAT- I MUSTAKİYMDİR
10 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 10 - HİDAYET VE DALALET
11 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 11 - HİKMET - İ İLAHİ
12 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 12 - İSLAM VE İHLAS
15 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 15 - LA İLAHE İLLALLAH
13 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 12 - İSLAM VE İRFAN
14 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 14 - CENNETE GİDEN YOL
16 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 16 - MEHDİ A.S
17 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 17 - MEHDİ A.S VE ÇIKIŞI
18 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 18 - MEHDİ A.S VE İRŞADI
19 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 19 - MÜRŞİD - İ KAMİL
20 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 20 - MÜRŞİDE TAABİYET
21 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 21 - NEFS TEZKİYESİ
22 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 22 - RUH VE VÜCUD
23 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 23 - TAKVA VE İSLAM
24 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 24 - ALLAHA TESLİMİYET
25 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 25 - ULUL ELBAB
26 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 26 - ZAN VE MÜSLÜMAN
27 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 27 - ZİKİR VE ZİKİR EHLİ
28 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 28 - MÜSLÜMAN ZULMETMEZ
29 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 29 - ZÜHT VE İSLAM
30 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 30 - HUKUK AHLAK VE İSLAM
31 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 31 - AİLE VE İSLAM
TURKISC PEOPLE FOLK MUSIC BOX
HAKİKAT VE DÜNYA FACEBOOK

31 - TASAVVUF NURU - HÜLYA
KONU 31 - AİLE VE İSLAM

http://www.eda-trabzon34.tr.gg

Kavramlar - Aile       
Davranis biçimleri  


Sevgili kardeslerim, can dostlarim, gönül dostlarim,

Aile, Islâm’in temelidir. Islâm, aile mefhumuyla iç içedir. Ana, baba ve çocuklar… Allahû Tealâ Kur’ân-i Kerim’de: “Annenize ve babaniza ih dedirtmeyeceksiniz.” diyor. Onlarin sizden razi olmamasina Allahû Tealâ’nin müsaadesi yok.

Dînini bilen, Allah’i taniyan bir insanin yapmasi lâzimgelen sey, Allah ile olan iliskilerinde bütün güzellikleri yasamaktir. Sevgili kardeslerim, Allah için yasayin, Allah için olun! Böyle bir sey için de Allahû Tealâ’nin emri evlenmektir. Peygamber Efendimiz (S.A.V), hayati boyunca gençleri evlendirmek için özle gayretler sarfetmistir.


Aile, dînin temelinde olan bir müessesedir. Gelecegimiz çocuklarimizla kaim olacaktir. Çocuklarinsa var olus yeri ailedir. Bu sebeple Allahû Tealâ aile müessesesini Kur’ân-i Kerim’de genis çapli olarak dikkate almistir. Hukuk açisindan da yasam tarzi itibariyle de evlilik, Kur’ân’da önemli bir yer isgal eder.

Aile, Kur’ân’in temelindeki gerçektir. Aslinda bütün kadinlar bir erkekle evlenmek için, bütün erkekler de bir kadinla evlenmek için yaratilmistir. Konunun gerçegi budur. Gelecegin teminati olan çocuklar ancak Allah’in emrettigi aile standartlarinda, Islâm aile standartlarinda olusur.
Ailede babanin yeri nedir?
Baba, ailenin reisidir.

Kanunlar “Anne ile baba birbirine esittir.” der. Ama Allah’in kanunu “Anne ile baba birbirine esittir.” demez. “Ailenin hakimi erkektir.” der. “Biz erkekleri kadinlardan farkli yarattik.” der. Bu sebeple ailenin reisinin erkek olmasi söz konusudur.
Ezelden beri kadinlar ailenin iç islerini, erkekler de dis islerini yapmak üzere görev almislardir. Zamanimizda hanimlar da disarida çalismak gibi bir ödevi üstlenmislerdir. Böyle bir husus hanimlari, elbette erkegin yaninda daha güçlü bir duruma getirmistir ama erkek, ailenin reisi olmak mecburiyetindedir ve bu mecburiyetini her zaman hatirlamalidir.

Ailede duruma baktigimiz zaman Islâm hukukunun, Islâm geleneklerinin bütün boyutlariyla uygulandigi Osmanli’nin gelisme devresinde de duraklama devresinde de gerileme devresinde de Osmanli aileye çok özel bir önem atfetmektedir, aile Osmanli’da özel önemi haiz bulunmaktadir. Aileye atfedilen nazarlar, ailenin Kur’ân’da önemli bir mefhum olarak yer aldigini görürler. Islâm hukukunun büyük kismi aileye aittir. Kur’ân’in temelinde aile vardir. Osmanli’nin aile yapisina, sosyal hayata baktigimiz zaman sunlari görüyoruz:
Bütün Osmanli mahalleleri, o mahallenin imaminin muhtarligina verilmistir. Her caminin bulundugu yer bir mahalledir. O mahallede simdiki muhtarlarin yaptigi görevi, o caminin imami üstlenmektedir. Halk arasinda derin bir beraberlik hüküm sürmektedir. Herkes, evin bütün erkekleri, namazlari en yakin camide kilarlar genellikle. Cami bu sebeple herkesin bir araya geldigi, birbirine dostluklar hediye ettigi, her gelen insanin herkesle selâmlastigi, birbirlerini sevdiklerini hissettiren bir yerdir. Bu dizayn içinde yasayan insanlar aileyi olusturmuslardir, mahalleyi olusturmuslardir.

Her caminin çok yakininda tastan yapilmis bir nevi kasa hep bulunmaktadir. Yardim için para koymak isteyenler o tasin içine koyarlar. Ihtiyaç duyanlar da camiden çikarken oradan nasiplerini alarak giderler. Böylece en güzel sekilde isleyen bir yardimlasma müessesesi, ailelerin olusturdugu bir dizaynda varolmustur.
Mahallenin çocuklari, bütün mahallelinin kontrolü altindadir. Çocuklarin yanlis seyler yapmasina sadece anne-baba engel olmaz. Mahallenin bütün büyükleri, bütün çocuklardan mes’uldür.

Pedersahi aile sistemi, Osmanli’nin temel yapisini teskil eder. Ogullar ayni konakta evlenirler, ayri ayri odalari paylasirlar. Hanimlar ait olduklari eve gelin giderler. Bir kisminin baba evinde kalmasi da söz konusudur.
Sofraya beraber oturulur. Sofra adabina riayet edilir. Evin en yasli erkegi, evin hakimidir. Her açidan, aile adi verilen müessese tam bir uyum içinde çalisir. Ailenin bütün fertleri birbirine yardim eder hüviyette olmalidir.

Küçük olan çocuklar ablalarina ve agabeylerine itaatle mükelleftirler. Elbette bu itaat, anne ve babalarina karsi daha üst boyutta gerçeklesecektir. Büyükler için kardeslerini korumak ve onlara emredebilme yetkisiyle mücehhez olmak söz konusudur. Küçük olan kardes, büyük olan agabeyini ve ablasini dinlemekle mükelleftir. Anne-babayi dinlemekse, ondan daha üstün bir mutlakiyet tasir, önem tasir. Evin en büyügü ise evin bütün fertleri üzerinde hükümfermadir. Iste Osmanli’nin Kur’ân emirleri geregince vücuda getirdigi aile düzeni...
Sevgili kardeslerim, evin hanimlarina hükmeden ise ailenin en yasli erkeginin esidir. Nasil bir sarayda hanim sultan yani padisahin hanimi saraya hakimse, hakim olmasi mutlak olarak gerekirse, evin aile düzeninde de büyükanne hüviyetinde olan, anne hüviyetinde olan evin hanimi, ailenin hakim olan en yasli erkeginin hanimi, evin hanimlar cephesinde ve çocuklar cephesinde hakimidir. Ev islerini düzenlemek onun isidir.

Sevgili kardeslerim, can dostlarim, gönül dostlarim, zaman içerisinde terbiyemiz adim adim bozulmus ve bu ulastigimiz zaman içinde bulundugumuz devrede artik insanlar bu hiyerarsi kaidelerini, kime nasil saygi göstermeleri lâzimgeldigini tamamen unutmus durumdalar. Çocuklar anne-babaya karsi gelebilmekte, evin en yasli erkegi pek öyle ciddiye alinmamaktadir. Zaten toplum gerçek anlamda büyük bir erozyona ugramis, ahlâk ve adap açisindan büyük kayiplar ortaya çikmistir.
Batili yazarlardan Osmanli’ya gelip de Osmanli’nin içinde bulunanlar söyle söylüyorlar: “Eger yahudilerden mal aliyorsaniz 3’te 1’ini verin. Müslüman olmayan diger tebaadan aliyorsaniz, onlarin söyledigi ücretin yarisini verin ama Müslümanlardan aliyorsaniz, Türklerden aliyorsaniz o zaman istenen ücretin %100’ünü verin.”
Bu, Osmanli’da yillarca kalan batililarin Osmanli’ya olan hayranliklarini dile getiren bir müessesedir.
Büyük miktarda üretim yapan buharli makineler devreye girmeden evvel, Osmanli kumaslari kök boyalari sebebiyle dünyada nam salmisti. Kök boyalarla, ömür boyu, boyasi solmayan bir kumas üretimi... O, Osmanli’ya hasti. (Hâlâ kök boyalarin sirri çözülememistir.)
Iste bir Osmanli tüccari mal satiyor. Yabanci ülkeden gelen tacir top top kumaslari aliyor. Bir topa gelince ansizin bakiyor ki topta bir bozukluk var, hatali dokuma olmus. Satan Osmanli tüccari derhal topu ayiriyor. Digeri diyor:
- Neden ayirdin onu?
- Bu, hatali.
- E, hataliysa onu bana gene ver ama ucuz fiyatla ver.
Osmanli diyor ki:
- Hayir, bu kumas hatali oldugu benim tarafimdan tespit edildigi cihetle size satilamaz. Hiç kimseye satilamaz.
Digeri hayret ediyor:
- Neden bana bu kumasi vermiyorsun?
- Çünkü sana verirsem sen de bu kumasi ülkene döndügünde baskasina satacaksin. O zaman Osmanli’nin hatasi olan bir kumasi, ayipli bir mali baskasina satabildigi gibi bir sayianin çikmasi söz konusu olacak. Böyle bir seye Osmanli müsaade etmez. Bu kumas size asla verilmez.
- Iyi ama nereden bilecek senin görebildigin o hatayi?
- Onun görmesi önemli degil, Allah görüyor.
Sevgili kardeslerim, can dostlarim, gönül dostlarim, Allahû Tealâ’nin indinde hersey en güzel standartlarda dizayn edilmistir. Aile yapisinda bütün ailenin birbirine yardimci olmasi asildir. Çocuklar büyüklerine saygi göstermeye mecburdurlar. Bu, ailenin temel yasasidir. En küçük çocuk kendisinden büyük olanlara, annesine ve babasina, o yasta o noktadan itibaren kendisinden daha büyük olanlara saygi göstermek mecburiyetindedirler. Osmanli’da yas, bir kidem müessesesidir.

Ailede herkes birbirine “hanim” veya “efendi” diye hitap eder. Babalara “efendi baba” derler. Eger aile soydan bey ise, babalara “bey baba” denilir. Beyler hanimlarina mutlaka ismini söyleyerek “Ayse Hanim, Fatma Hanim” diye hitap ederler. Hanimlar da eslerine ya “efendi” diye ya da durumuna göre, soydan gelen bir beylik müessesesi varsa, “bey” diye hitap ederler.

Öyleyse sevgili kardeslerim, terbiyenin ne oldugunu Osmanli’dan ögrenmek mecburiyetindeyiz. Hâlâ Osmanli konaklarindaki hayati anlatan filmler hamdolsun ki çevriliyor. Onlara dikkatle bakin! Osmanli adabina hayranlik duyacaksiniz!
Eger bir ailede boynuz kulagi geçmisse yani yetkili olmayan insanlar kendilerini yetkiliymis gibi kabul ederek evin içinde birtakim tasarruflara girismislerse, o zaman aile düzeninde kirilmalar olur. Her ailede evin hanimi, bütün insanlarin üzerinde bir yetkinin sahibidir. Bu yetkiyi rahatlikla kullanmalidir. Ayrica kullanmak mecburiyetindedir. Nerede ayni evin personelinden ondan daha ötede bir yetkinin sahibi gibi davranmak isteyenler olursa, onlar devredisi birakilirlardi.
Sevgili kardeslerim, Osmanli düzeni gerçekten hayranlik uyandiracak bir düzendi. Bugün de ayni seyler tatbik edilebilir mi? Elbette tatbik edilebilir, uygulanabilir ve tatbik edilmelidir. Osmanli’nin ahlâkî müesseseleri Kur’ân’daki esaslara tam riayeti ihata eder. Orada da yas, bir kidem müessesesidir ve de kidem esastir. Bu esasin kidem olmasina karsilik Osmanli’da mevki, kidemden daha önce gelir. Kim hangi mevkii isgal ediyorsa, o mevkiin gereklerini yerine getirmek mecburiyetindedir ve insanlarin sahip oldugu mevkie, digerlerinin mutlaka saygi göstermesi asildir.

Osmanli’da saygisizlik müessesesi hiçbir zaman olusamazdi. Hele saray terbiyesi çok ayri bir olaydi. Küçük yasta saraylara alinan küçük kizlar sarayda yetistirilirdi ve tam bir hanimefendi hüviyetine ulastirildiktan sonra gene Enderun’dan (saray mektebi) mezun olan üst seviye devlet memurlariyla evlendirilirlerdi. Her biri saray adabini evine tasirdi.
Sevgili kardeslerim, bu güzellikleri idrak eden bir insanin günümüzdeki aile düzenine aciyarak bakmasi kadar normal bir sey olamaz. Bozulan ve zivanasindan çikmis ahlâkî degerler, saygi müessesesinin dumura ugramasi, insanlarin aile yuvasinda birbirleriyle devamli kavga etmelerini, neticede de ayrilmalarini intac ediyor, neticelendiriyor. Allahû Tealâ ailenin kendi dizayni içinde hiyerarsi müessesesini mutlak olarak koymustur. Bu hiyerarsi, Osmanli’da bozulmasi mümkün olmayan bir bütünlük gösterir.

Sevgili kardeslerim, aradan geçen yillar bizden, Osmanli’dan çok seyler koparmis. Insanlar öyle bir dizayni yasar olmuslar ki saygi müessesesi kalmamis. Insanlar kendilerine göre bir yer tayin etmisler kendilerine ve aile içinde o sahip olmadiklari yerin sahibi gibi davranabilmekteler. Böyle bir dizayn, aile yapisini genis açili bir sekilde zarardide eder. Hiyerarsinin bozulmasi, Allahû Tealâ’nin tayin ettigi Osmanli geleneklerinin yok edilmesini olusturur.
Iste zamanimizda artik Osmanli gibi bir aile yuvasi yok gibi bir seydir. Biz, Allahû Tealâ’nin bize ögrettigi dizayn içerisinde hep Osmanli’yi örnek almisizdir. Osmanli bizim kökenimizdir. Hamdolsun ki Osmanli’nin varoldugu noktadan beri Osmanli olan bir aileden geliyoruz. Öyleyse sevgili kardeslerim, onlardan bu kadar sitayisle bahsetmemiz de normal görülmelidir. Ve içimizde Osmanli’ya karsi özlem hiç bitmemistir, bitmeyecektir.

Osmanli yeniden canlanacaktir. Biz o devrin içinde yasayacagiz, bizler sevgili kardeslerim. Osmanli ahlâkini yeniden vücuda getirecek olan ve bu istikamette yasamak isteyenlerin örnek insanlar olarak dikkatini çekecek olan bir toplum olusturacagiz.
Biliyorsunuz sevgili kardeslerim, Hidayet Çagi’ndayiz. Hidayet Çagi’ninsa mimari Allah’tir. Emirlerini bize gönderir. Biz de O’nun standartlari içinde ve O’nun tasarrufuyla herseyi gerçeklestirmeye çalisiriz. Bizim irademiz söz konusu degildir. Allahû Tealâ’nin Ilâhi Irade’si bizi tasarrufu altina almistir.

Öyleyse sevgili kardeslerim, Osmanli’yi örnek alalim. Osmanli’yi örnek alabilirsek, aile yuvalarinda kavga, hirgür olmaz. Herkes sulh ve sükûn içinde kendisine düsen vazifeleri gerçeklestirir. Bu vazifeler herkes için geçerlidir, asildir ve olmasi lâzimgelen hüviyete ulastirilmalidir.
Osmanli’nin yeniden örf ve adetiyle devreye girmesi, sulh ve sükûn içinde örnek bir toplumun yeniden vücut bulmasi anlamina gelir. Iste toplumumuz Allahû Tealâ’nin bize bu emirleri vermesinden bu tarafa adim adim güzele dogru yürümektedir. Hedef Osmanli’nin bütün insanlari mutlaka mutlu ve huzurlu kilan o sulh ve sükûn sistemini, bütün ailelerimizde olusturmalidir. Üzülmeye, kavgaya, anlasmazliga mahal vermemeliyiz.

Sevgili kardeslerim, can dostlarim, gönül dostlarim madalyonun diger tarafindan baktigimiz zaman da idareciligi hazmedemeyen “Ben Allahû Tealâ tarafindan vazifeli kilinan bu ailedeki en yasli hanimim.” diyen bir hanim, eger nefsine tâbî ise o zaman kendisine verilen yetkiyi zulüm hüviyetinde kullanmaya baslar. Bu da Osmanli’nin törelerine tamamen aykiridir.
Osmanli’nin bütün aile efradi tasavvuftan oldugu için herkesin yetkilerini, emir ve kumanda zinciri içerisindeki vazifelerini en iyi idrak edip, ait olduklari standartlar içinde birbirlerine karsi saygili ve sevgili davranmalari söz konusuydu. Gerek amir hükmündeki hanimin görevini lâzimgeldigi sekilde yerine getirememesi söz konusu oldugu zaman, gerekse emrindekilerin ona asi olmalari halinde, iki halde de uyumsuzluk söz konusu olur. Ama emirler tekrar edilip emir altindakiler buna ragmen bunu uygulamiyorlarsa veya kisa bir zamanda yozlasip tekrar eski hüviyetlerine geri dönüyorlarsa o zaman o evde huzursuzluk vardir, sikinti vardir. Osmanli adabi ve Osmanli gelenekleri, huzursuzlugu ve sikintiyi bütün boyutlariyla önleyen bir nizami 6 asir sürdürdüler.

Sevgili kardeslerim, yaklasik 600 yillik bir zaman devresinde Osmanli, geleneklerin gerçek anlamda sahibi oldu. Bu güzel aile düzenini o devirdeki dünyada, Allah’a en yakin insanlar olarak, baska ülkelere örnek olacak bir hüviyette Osmanli temsil etti. Yükselme Devresi’nde de Duraklama Devresi’nde de Düsme Devresi’nde de Osmanli ailesi bu güzelligi hep korudu. Disarida ahlâkin bozulmasi, aile fertlerinin birbirine olan saygisini, sevgisini yok edemedi. Aile düzeni hep o güzel düzen olarak devam etti.
Cumhuriyetten sonraki devre, bir hürriyet devresi olarak zanna tâbî bir müesseseyi devreye getirdi. O günlerden bu tarafa geçen zaman parçasinda artik ailede dirlik, düzen ve mutluluk diye bir sey kalmadi. Bu, bizim dejenerasyonumuzun temelini teskil eder sevgili kardeslerim. Bu yozlasmayi mutlaka durdurmak mecburiyetindeyiz, en azindan biz Mihr Vakfi’nin müntesipleri...

Ailenin reisi erkektir. Kanunlar ne söylerse söylesin, Allah’in hukuku bunu ifade eder. Zaten bu dizayn kuruldugu taktirde kavganin, gürültünün bütünüyle yok olmasi, sulh ve sükûn ortaminin gelmesi söz konusu olacagi için hukukun bütün boyutlariyla uygulandigi bir adalet düzeni, tikir tikir isleyen bir çalisma düzeni bütün evlerde hakim olacaktir.
Sevgili kardeslerim, can dostlarim, gönül dostlarim, aile konusundaki söylesimiz insaallah burada tamamlaniyor. Allahû Tealâ’nin hepinizi en güzel ailelerin fertleri arasinda kilmasini, bütün ailelerde dirlik ve düzenin Allah’in emrettigi biçimde ve boyutta yerlesmesini ve devam etmesini, Yüce Rabbimizden dileyerek sözlerimizi insaallah burada tamamliyoruz.

Dualarimizla


Bugün 3 ziyaretçi (6 klik) kişi burdaydı!




Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol