Ekle

HAKİKAT VE DÜNYA WEB GROUP
İLETİŞİM FORMU
ZİYARETÇİ FORMU
1 - EDA GÜLNİHAL ANKARA - İNCİ TANELERİ - 1-
2 - EDA GÜLNİHAL ANKARA - İNCİ TANELERİ - 2 -
3 - EDA GÜLNİHAL ANKARA - İNCİ TANELERİ - 3 -
4 - EDA GÜLNİHAL ANKARA - İNCİ TANELERİ - 4 -
5 - EDA GÜLNİHAL ANKARA - İNCİ TANELERİ - 5 -
6 - EDA GÜLNİHAL ANKARA - İNCİ TANELERİ - 6 -
7- EDA GÜLNİHAL - WİNDOWSLİVE 1
SANAL ALEM - SANAL ALEMDE NEFS ÇIKMAZI - 3 -
1 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU - 1 - RESUL VE NEBİİ KAVRAMI
2 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU - 2 - MEALLERDE GİZLENEN HİDAYET SIRLARI
3 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - 3 - KULLUK VE İBADET
4 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 4 - ALLAH KALP GÖZÜYLE GÖRÜLÜR
5 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 5 - ALLAH C.C AYET-İ KERİMELERİ PEYGAMBER OLMAYANLARADA GÖNDERİRMİ
6 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 6 - NEFSİ ISLAH EDEN AMELLER
7 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 7 - MÜSLÜMANLARIN BİRLİK VE BERABERLİĞİ
8 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 8 - HADİS-İ ŞERİF ANEKTODLARI
9 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 9 - HİDAYET SIRAT- I MUSTAKİYMDİR
10 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 10 - HİDAYET VE DALALET
11 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 11 - HİKMET - İ İLAHİ
12 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 12 - İSLAM VE İHLAS
15 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 15 - LA İLAHE İLLALLAH
13 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 12 - İSLAM VE İRFAN
14 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 14 - CENNETE GİDEN YOL
16 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 16 - MEHDİ A.S
17 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 17 - MEHDİ A.S VE ÇIKIŞI
18 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 18 - MEHDİ A.S VE İRŞADI
19 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 19 - MÜRŞİD - İ KAMİL
20 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 20 - MÜRŞİDE TAABİYET
21 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 21 - NEFS TEZKİYESİ
22 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 22 - RUH VE VÜCUD
23 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 23 - TAKVA VE İSLAM
24 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 24 - ALLAHA TESLİMİYET
25 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 25 - ULUL ELBAB
26 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 26 - ZAN VE MÜSLÜMAN
27 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 27 - ZİKİR VE ZİKİR EHLİ
28 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 28 - MÜSLÜMAN ZULMETMEZ
29 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 29 - ZÜHT VE İSLAM
30 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 30 - HUKUK AHLAK VE İSLAM
31 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 31 - AİLE VE İSLAM
TURKISC PEOPLE FOLK MUSIC BOX
HAKİKAT VE DÜNYA FACEBOOK

18 - TASAVVUF NURU - HÜLYA

KONU 18 - MEHDİ A.S VE İRŞADI

http://www.eda-trabzon34.tr.gg


Mehdi AS’in Irsad Edilmesi ve Hayati
Hz Mehdi AS


Eûzubillâhiminesseytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm

Sevgili Kardeslerim! Allah’in izniyle ve Peygamberimiz Muhammed (S.A.V)’in inayetiyle ve Efendi Hazretlerinin himmetiyle, yine bir cuma günün aksaminda Allah’in bir zikir sohbetinde gönül gönüleyiz. Sevgili Kardeslerim! Sevgili Efendimiz Mehdi (A.S) Hakk’in sesi, biz kardesler de Mehdi (A.S)’in sesiyiz. Bütün cihana hep birlikte haykiriyoruz ve yine birlikte haykiracagiz sevgili kardeslerim. Sevgili Kardeslerim! Insaallah  Peygamberimiz Muhammed (S.A.V)’in inayeti ve Efendi Hazretlerinin himmetiyle bu sohbetime, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in bir Hadîs-i Serif’iyle baslamak istiyorum. Peygamberimiz Muhammed (S.A.V), bir Hadîs-i Serif’lerinde söyle buyuruyor:

Mehdi bizden, ehl-i beyttendir, Allah onu bir gecede irsad ve islâh eder.” (Sünen-i Ibn Mace 10/348)


Sevgili kardeslerim, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in bu Hadis-i Serif’de “Allah onu bir gecede irsad ve islâh eder.” diye buyurdugu gibi ve açik olarak anlasildigi gibi, Mehdi (A.S)’i irsad eden, irsad makami olarak tayin eden Allahû Tealâ’dir.

Ve nasil ki peygamberler, devrin imamlari Allah tarafindan dogmadan önce seçilirler, ayni sekilde Allahû Tealâ Mehdi (A.S)’i da dogmadan önce seçmis ve ne zaman ki Allah’in tayin ettigi gün gelince, Allahû Tealâ Mehdi (A.S)’i irsad ederek tasarrufu altina almis ve devrin imami olarak vazifeli kilmistir. Kassas Suresinin 68. âyetinde buyurulur ki:

28/KASAS-68: Ve rabbuke yahluku mâ yesâu ve yahtâr(yahtâru), mâ kâne lehumul hiyarat(hiyaratu), subhânallâhi ve teâlâ ammâ yusrikûn(yusrikûne).

Rabbin diledigini yaratir ve seçer. Ve seçim hakki onlara ait degildir. Allah Sübhan’dir (münezzehtir) ve (onlarin) sirk kostuklari seylerden yücedir.

Sevgili kardeslerim! Allahû Tealâ, Efendi Hazretlerini dogmadan önce bu devrin imami, Mehdi (A.S) olarak seçmistir ve bir Hadis-i Serif’de: “Yasi 30 ile 40 arasinda oldugu halde gönderilecektir. Mehdi benim evlatlarimdandir. 40 yaslarindadir.” diye buyuruldugu gibi 30 yaslari, Mehdi (A.S)’in mürsidini bulup hidayete adim attigi devreleri ve 40 yasi da; Hadîs-i Serif’te “Allah onu bir gecede irsad ve islâh eder” diye buyuruldugu gibi, kendisinin Allahû Tealâ tarafindan bir anda, çok kisa bir devrede irsad edildigi ve irsad makami olarak tayin edildigi ve kendisine mehdiligin geldigi, Allah’in kendisini devrin bir imami olarak tasarrufu altina aldigi  dönemlerdir.

Insaallah sevgili kardeslerim! Daha önce de “Mehdi (A.S)’in çikis tarihleri ve 40 yasinda vazifeye baslamasi” adli sohbetimizde de açiklamaya çalistigim gibi, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in bildirdigi ve Mehdi (A.S)’in çikis alâmetlerine göre ve Said-i Nursî Hazretlerinin tarihleriyle müjdelemesi ve birçok zamanimiz alimlerin hesaplamalarina göre, Mehdi (A.S)’in Hicri 1400 senesinde yani Miladi hesabiyla 1979-1980 senelerinde çikmasi beklenmistir. Insaallah “Mehdi (A.S)’in çikis tarihleri ve 40 yasinda vazifeye baslamasi” adli sohbetimizde, Efendimizin himmetiyle bu konuyu incelikleriyle izah etmeye çalismistim.

Sevgili kardeslerim! Gerçektende bu dönemler, hicri 1400 senelerinin baslari ve 40 yasi, Efendi Hazretlerinin Allah tarafindan irsad makami olarak tayin edildigi ve kendisine bütün hakikatlerin geldigi ve teblige henüz yeni basladigi dönemlerdir. Buna delil olarak, Allahû Tealâ’nin kendisine yazdirdigi Risalet Nurlarindaki 1976 ve 1982 seneleri arasindaki tarihler, Efendi Hazretlerinin o senelerde vazifeye basladigini açik olarak gösterir.

Mademki sevgili kardeslerim! Bir önceki sohbetlerimizde de delillerle açiklamaya gayret ettigimiz gibi; “Mehdi (A.S) 40 yasinda ve miladi 1979 senelerini gösteren hicri 1400’ün baslarinda tam olarak vazifeye baslamistir ve su anda da üç büyük vazifesini tamama erdirmek üzere vazifesine devam etmektedir ve madem ki Mehdi (A.S) su anda vazife basinda olduguna göre öyleyse insanlik Mehdi (A.S)’i nasil bulabilir?

Birçok sohbetlerimizde de izah etmeye çalistigimiz gibi sevgili kardeslerim,  tabii ki Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in birçok hadislerinde “O’na bey’at ediniz O Allah’in halifesi Mehdidir, ona tâbî ol ki; hidayete erenlerden olasin” diye emir buyurdugu Mehdi (A.S)’i ahir zamanda vazifeli kilan Allahû Tealâ, dogal olarak da insanligin onu bulabilmeleri için imkânlar da saglamis ve hacet namazi kilarak O’nu Allah’tan sorabilme imkâni vermistir.

Ve bildiginiz gibi sevgili kardeslerim, hacet namaziyla Allah’tan hacetimizi ve mürsidimizi sormak Maide-35’de de: “vebtegû ileyhil vesîlete VE O’NA ULASTIRACAK VESILEYI ISTEYIN” diye buyuruldugu gibi ve Bakara-45’de de: Vesteînû bis sabri ves salât(sâlâti), (Allah’tan) sabirla ve namazla istiane (yardim) isteyin.” diye emir buyuruldugu gibi hacet namazi hem âyet ve hem de hadîslerle sabittir.

Sevgili kardeslerim! Bu aksamki: “mehdi bizden, ehli beyttendir. Allah onu bir gecede irsad ve islah eder, hadisi serifi” sohbetimizde, insaallah bu hadisin inceliklerini ve Mehdi (A.S)’in hidayete adim attigi ve 40 yasinda Allah tarafindan irsad edilerek vazifeye basladigi dönemlere deginmek istiyorum.

Efendi Hazretleri, 29.11.1933 tarihinde Esref Rumî Hazretleri’nin bir isaretiyle Iznikte dogmustur. Bozoklu Han’dan baslayan soy kütügüne sahiptir. Ve Efendi Hazretleri’nin soy kütügünde Hz. Ali (R.A) ile baslayan 12 Imam’dan bahsedilir ve Efendi Hazretleri’nin soyunun Serif oldugu tarihen sabittir ve Efendi Hz. ayni zamanda da Seyyidir. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in bir Hadîs-i Serif’lerinde buyurdugu gibi:

Mehdi, kizim Fatima’nin neslindendir. (Sünen-i Ibn Mace, 10/348


Hz. Mehdi, Hz. Hasan’in soyundandir….(– Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, s. 22 Ali Bin Hüsamettin El Muttaki, Celaleddin Suyuti’nin Tasnifinden Hadîsler)

Efendi hazretleri, henüz kendisine Allah’in daveti ve mehdilik gelmeden önce, Istanbul Yüksek Ekonomi ve Ticaret okulu, Banka ve Muhasebe bölümünden mezun olmustur. Ve Kamu Iktisadi Tesekkülleri, Türkiye Vakiflar Bankasinda ve daha sonra da, Devlet Pilanlama Teskilatinda, müfettislik, müdürlük ve uzmanlik görevlerinde bulunmustur.

Ve Mehdi (A.S)’in Yüksek Ekonomi ve Ticaret okulundan mezun olmasinin ve o zamanlar devlet planlama tesikilatinda müfettis, müdür ve uzmanlik görevinde çalismasinin hikmetine baktigimizda; Mehdi (a.S)’in irsadla vazifeye baslamadan önce mutlaka ekonomi ve siyaset hakkinda bir egitim görmesi ve bu konuda uzman olmasi bir tesadüf olamaz, sevgili kardeslerim. Çünkü Mehdi (A.S), Ekonomiyi en iyi bilen olacaktir.

Insaallah sevgili kardeslerim, konumuza öncelikle Efendi Hazretleri’nin  kendisine mehdilik gelmeden önce, otuz yaslarina, henüz ilk mürsidini buldugu döneme gidelim.

Çünkü her Allah dostu, basinda mutlaka mürsidine tâbî olmustur. Çünkü mürsid, Allah’a ulasmaya vesiledir ve mürside tâbî olmadan hiçbir kimse Allah’a ulasamaz. Bu sebepten dolayi Allahû Tealâ: vebtegû ileyhil vesîlete “On’a (Allah’a) ulastiracak vesileyi istyeyin” buyuruyor. Sevgili kardeslerim! Mürsidine ulasmazdan önce sadece bir dilekle  Allah’a ulasmayi dilemek, mürside ulastiracak olan Allahû Tealâ’dir.

Kardeslerim! Efendi Hazretleri henüz otuz yaslarinda iken, Vakiflar bankasinda çalistigi o senelerde bir gün içeriye yetmis yasindan daha yasli birisi dogrudan Efendi Hazretlerinin çalistigi masasina gelir ve:


-Ben seni yegenlige kabul ettim, sen de beni dayiliga kabul ediyor musun?, der. Efendi Hazretleri de bunun karsiliginda:

-Elbette kabul ediyoruz. Buyurun bir kahvemizi için. Birlikte konusalim, der.

Efendi Hazretlerinin daha önce hiç tanimadigi bu zat, hiç orali olmadan cebinden iki tane seker çikarir ve “bu esinin, bu da senin” der ve daha  sonra:

-BIR GÜN NEDEN SENIN BANA ULASMADIGINI, FAKAT NEDEN BENIM GELIP SANA ULASTIGIMI SORACAKSIN” der ve sonra bir an da çikar gider.

Efendi Hazretleri, bu zatin gidisinin arkasindan hemen oradaki müdüre: Bu zat kimdir?, diye sorar ve müdür, söyle cevap verir:

-Onun adi Dayi Bey’dir. Bir tarikatin mürsididir. Ve herkese sadece yardim etmek için yasar. Matematigi çok iyidir. Ayni zamanda doktordur kendisi, tip doktorudur. Ücretsiz hastalara bakar. Ve gene kendisinin çok insana manevî yardimi olmustur. Fizigin ötesini yasar. Adi Dayi Bey’dir” der.

Ve sevgili kardeslerim, daha sonra ertesi gün kâmil bir mürsid olan Dayi Bey, Efendi Hazretlerinin çalistigi Vakiflar bankasina gene gelir ve tekrar karsilasirlar. Efendi Hazretleri bir anda ona karsi ne oldugunu anlayamadigi büyük bir sevgi ve saygi ve güven duymaya baslar. Efendi Hazretleri, bazi problemlerini hiç kimseye bahsetmedigi halde, Dayi Bey Efendi hazretlerinin elinden tutar, kendisine çözüm yolu göstererek yardimda bulunur. Bu ve bunun gibi fizik ötesi olaylarla ilk defa karsilasan Efendi Hazretleri Dayi Bey’e:

-Ben size bir sey söylemedim, siz nereden biliyorsunuz benim bu sikintimi” der.

Dayi Bey:


-SENIN SÖYLEMEN GEREKMIYOR, BIZE SÖYLEYEN VAR”diye cevap verir.

Çünkü sevgili kardeslerim, Allah’in kâmil bir mürsidi olan Dayi Bey, Allah ile yakin bir iliski içindeydi ve “senin söylemen gerekmiyor, bize söyleyen var” diye bu haberi Allah’tan aldigini açikliyordu. Ayni sekilde basinda ilk karsilasmalari da bir tesadüf degildi. Çünkü artik Efendi Hazretleri, 30 yaslarinda iken Allah’in tayin ettigi zaman gelmis ve Allahû Tealâ Dayi Bey’i onun huzuna göndermisti.

Ve bir zaman sonra Dayi Bey Efendi Hazretlerini evine davet eder ve Efendi Hazretleri Dayi Bey’in evinde ona tâbî olur ve artik Dayi Bey’in gelisinden sonra Efendi Hazretlerinin hayati bir anda degismeye baslar. Efendi Hazretleri’nin hayatinda, Dayi Bey’le karsilasmasindan sonra, 10 sene boyunca onun bir müridi olarak, birçok degisiklikler olusur.

Fakat sevgili kardeslerim, Efendi Hazretlerinin bu on sene içinde henüz kendisinin o seçilmis olan Mehdi (A.S) oldugundan haberi yoktur ve mürsidiyle birlikte bir Allah dostu olarak çok güzel dönemler yasar. Bu dönemler onun Allah yolunda bir Allah dostu olarak yol aldigi vebir mürsid elinde bir Allah dostu olarak egitildigi dönemlerdir.

Ve daha sonra Dayi Bey’le karsilasmasinin 10 uncu yilinda Dayi Bey Rahmetli olur. On senedir kendisine o kadar çok baglandigi ve o kadar çok sevdigi ve güvendigi, emin bir dayanagi olan Dayi Bey’in vefati, Efendi Hazretlerini büyük bir kedere sürükler ve Efendi Hazretleri o çok sevdigi mürsidini bir anda kaybedince kendisini bir boslukta hisseder. Efendi Hazretleri “Biz Kimiz” adli sohbetinde bu hüzünü söyle anlatir:

“Onunla beraber olan o mutlu günler… Arkanizda güven duydugunuz, her sözünün dogru oldugu kesinlikle her olayda ispat edilen bir büyügünüz varsa, MÜRSIDINIZ VARSA SAGLAM BIR ZEMINDESINIZ. Biz onu on yil yasadik. On yilin sonunda onu kaybetmek bizde büyük bir hüzün olusturdu.” der.

Efendi Hazretlerinin devlet planlama teskilatinda uzmanlik, müfettislik görevinde çalistigi ve mürsidini kaybetmenin büyük bir hüzününü yasadigi o aci ve hasret dolu günlerde, staj yapmak için gelen bir kisi, Efendi Hazretlerine HACET NAMAZINI ÖNERIR ve Efendi Hazretleri HACET NAMAZINI KILAR ve Allahû Tealâ ona açik bir sekilde gitmesi gereken yeri göstererek, oraya gitmesi gerektigini bildirir.

Efendi Hazretleri birinci mürsidini hiç haberi olmadan bir anda  bulmustu, daha dogrusu mürsidi Allahu Teala tarafindan gönderilip kendisini bulmustu. Fakat bu defa Allahû Teala tabi olacagi yeri hacet namazinda gösterir ve gösterilen yere gider. Gittigi yerde ikibuçuk saat bekledikten sonra içeri birisi gelir ve: “Zeki Hoca sizi çagiriyor” diye içeriye davet eder ve Efendi Hazretleri sevinç GÖZYASLARI IÇINDE heyecanla ZEKI HOCA’YA TÂBÎ OLUR. Öylesine heyecan ve sevinç gözyaslari ki, hatta tâbiiyetten sonra kendisinde uzun süreli bir aglama nöbeti tutar.

Efendi Hazretleri daha sonra ögrenir ki; Zeki Hoca asil mürsidi degilmis, sadece el öptürmeye yetkili olan mürsidinin vekiliymis. Ve Zeki Hocaya tabiiyetten bir süre sonra, 5-6 ay bir zaman sonra Adiyaman’a gidip, ORADAKI MÜRSIDI MUHAMMED RASID HAZRETLERINE TÂBÎ OLUR.

Iste sevgili kardeslerim! Efendi Hazretlerinin henüz kendisinin Mehdi (A.S) oldugunu bilmedigi bu dönem, kendisine hidayetin geldigi otuz ile kirk yaslari arasidir. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in Hadîs-i Serif’lerinde buyurdugu gibi:

Yasi 30 ile 40 arasinda oldugu halde gönderilecektir… Mehdi benim evlatlarimdandir. 40 yaslarindadir. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 41)

Iste sevgili kardeslerim, asil bu dönemden, yani kirk yasinda oldugu bu dönemden ve Muhammed Rasid Hazretleri’ne tâbiiyetten sonra Efendi Hazretleri için her sey bir anda daha farkli gelismeye baslar ve vazifelere dogru adim adim yaklasir. Efendi Hazretleri, Ankara’da bulundugu o zamanlarda, mescid yaptigi çalistigi büronun küçük bir odasinda günlerini orada ask atesiyle ibadetle geçirir. Ve günlerden bir gün, Zeki Hocayla yalniz kaldigi bir gün, ikisine birden Allahû Tealâ emir verir. Efendi hazretleri Zeki Hocaya “sen söyle” der. O da: “Hayir, Allah sizin söylemenizi uygun görüyor.” der.

O güne kadar Efendi hazretleri Zeki Hocanin arkasinda namaz kilarken, O günden sonra Allahû Tealâ bu yetkiyi Efendi Hazretlerine verdigini açiklar ve ayni emri Allah’tan duyan Zeki Hoca da buna sahid olur. Ve o günden sonra, Efendi Hazretleri için her sey bir anda  degisir ve ona her an Kendisiyle konusmayi mümkün kilan ve onun kalp gözü ve kalp kulagini açan Allahû Tealâ, Efendi Hazretlerine emirler vermeye baslar ve kendisine gök katlarini ve sirlarini gösterir ve Mehdi (A.S)’i ilm-i ledûnun sahibi kilinir.

Ve bu arada da Allahû Tealâ kendisine Risalet Nurlari islimli bir kitap yazdirmaya baslar. 1976 da yazilmaya baslayan Risalet Nurlari, 1982 yilina kadar devam eder.


Iste sevgili kardeslerim, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in Hadîs-i Serif’lerinde: “Allah onu bir gecede islâh ve irsad eder” dedigi gibi, artik Efendi Hazretleri için hersey bir anda gelismeye baslar ve Muhammed Rasid Hazretlerine olan tâbiiyetten sonraki, Allahû Tealânin Efendi Hazretlerinin kalp gözünü ve kalp kulagini açtigi ve kendisine bütün gök katlarini, birinci gök katindan yedinci gök katina kadar ve yedinci katin yedi âlemini, Indi Ilâhi’yi göstererek irsad ettigi bu devre, Efendi Hazretlerinin 40 yaslarinda, bir anda irsad ve islâh edildigi yani salâha ulastirildigi dönemdir. Bu hadîsdeki islah ifadesi onun islâh olmanin son noktasi olan salâh mertebesine ulastirildigini ifade eder, sevgili kardeslerim.

Allahû Teala, Hz. Mehdi’yi bir anda bu makamlara yükseltmistir. Allah tarafindan seçilmis olan Mehdi (A.S)’in bu makamlara yükselisi, diger velîlerde oldugu gibi uzun bir zaman gerektirmemistir ve Peygamberimiz (S.A.V)’in hadîsinde: “Allah onu bir gecede irsad ve islâh eder” diye buyurdugu gibi, Allahû Tealâ tarafindan kisa bir zamanda en üstün makama, îmânin kemâl derecesine, salâh makamina ulastirilmistir. Efendi Hazretleri sabrin sahibi ve Allah’in âyetlerine yakîn hasil eden ve hidayete erdiren bu zamanin imamidir ve hidayet günesidir. Yüce Rabbimiz, Secde Suresinin 24. âyetinde buyurur ki:


32/SECDE-24: Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû, ve kânû bi âyâtinâ yûkinûn (yûkinûne).

Onlardan (insanlardan) imamlar (mürsidler) kildik, emrimizle insanlari hidayete erdirsinler (Allah’a insanlarin ruhlarini ulastirsinlar) diye, sabirlarindan dolayi ve âyetlerimize (Allah’in âyetlerine) yakîn hasil ettikleri için.

Hz. Mehdi (A.S)’in biranda irsad edildigi bu dönemde Allahû Tealâ, Efendi Hazretlerinin gönül gözünü ve kalp kulagini açarak, hikmet ve irfan olmanin bütün boyutlarini adim adim göstererek, kendisini gayb âleminin sirlarinin bilgisi altinda sirlarina muttali kilmis, ona katindaki sirlarini göstererek irsad olunma ile ilgili bütün bilgileri ögreterek salâha ulastirmistir. Insaallah kadeslerim, bu konuda Abdulkadir Geylânî Hazretleri’nin Allah’in velî kullarinin irsad edilmesi hakkindaki ifadelerine bakalim:

Hak dostlari, Azîz ve Celîl Allah’in lûtuf yiyeceginden yemisler, ünsiyet sarabindan içmisler, O’NUN YAKINLIK KAPISINI GÖRMÜSLERDIR. Onlar, duyduklari haberle yetinmemisler, bilakis savasip sabir göstermisler, kendilerini ve halki asarak HABERIN BIZZAT KAYNAGINDA BULUNMUSLAR, RAB’LERINE ULASMISLARDIR.


O (Allah da) kendilerini egitmis, aritmis, KENDILERINE HIKMET VE BILGILERI ÖGRETMIS, ONLARI SALTANATINA MUTTALI KILMIS, onlara göklerde ve yerlerde kendinden baska hükümran olmadigini,…..ögretir. ONLARA KATINDAKILERINI GÖSTERIR ONLAR DA GÖNÜL VE SIR GÖZLERI ILE GÖSTERILENLERI GÖRÜRLER, bunun neticesinde nazarlarinda dünyanin ve dünyanin saltanatindan zerre degeri kalmaz. (El-Fethu’r Rabbâni” Huzur sohbetleri ‘yirmi altinci sohbet’ s.182,183 huzur yayinevi tercüme Sidki Gülle )

Kardeslerim! Öyleyse nedir bir kisinin irsad edilebilmesi ve irsad makaminin sahibi olabilmesi için geçmesi gereken safhalar?

1. Safha: Allah’a ulasmayi dilemek
2. Safha: mürside tâbiiyet
3. Safha: ruhun Allah’a ulasarak, Allah’a ermesi ve teslim olmasi
4. Safha: fizik bedenin Allah yolunda Allah’a teslim olmasi
5. Safha: nefsin bütün afetlerden arinarak Allah’a teslim olmasi
6. Safha: ihlas makaminda irsad olmak
7. Safha: salâha ulasip iradenin de Allah’a teslim olmasi.
Öyleyse sevgili kardeslerim, Efendi Hazretleri de basinda bütün Allah dostlari gibi mutlaka Allah’a ulasmayi, Allah’in bir dostu olmayi dilemistir. Mutlaka kendisine mehdilik gelmeden önce mürsidi Dayi Bey’e tâbî olmus, 10 sene Dayi Bey’in egitimi altinda bir Allah dostu olarak yol almis ve Dayi Bey’in ölümünden sonra da Muhammed Rasid Hazretlerine tâbî olmustur.

Fakat sevgili kardeslerim! Efendi Hazretleri, Muhammed Rasid Hz.lerine tâbî olmasina ragmen, lâkin kendisi Muhammed Rasid Hz.lerini fazla görmemis ve ondan fazla bir ilim de almamistir. Efendi Hazretlerinin Dayi Bey’e tâbiiyet dönemine de baktigimizda; onun için sadece bir Allah dostu olarak Allah yolunda egitildigi dönemdir. Ve hem Dayi Bey’e ve hem de 10 sene sonra Muhammed Rasid Hazretlerine tâbî olmasina ragmen, Mehdi (A.S) elindeki bu ilmi mürsidlerinden degil, direk olarak bizatihî Allahû Tealâ’dan almistir.

Zaten Muhammed Rasid Hazretlerine tâbiiyetten sonra, Efendi Hazretlerinin ondan ilim ögrenmesine bile gerek kalmadan, Allahû Tealâ bu tâbiiyetten sonra devreye girmis, O’nun kalp gözü ve kalp kulagini açip, biranda irsad etmis ve O’nu ilminin içine alip, çok kisa bir zamanda irsad makamina ulastirmistir.

Yani burada anlatmak istedigim, sevgili kardeslerim! Mehdi (A.S) bu ilmi ne kitaplardan, ne üniversitelerden, ne mürsidi Dayi Bey’den ve ne de Muhammed Rasid Hazretlerinden almamistir. Efendi Hazretleri bu ilmi, bizatihî Allahû Tealâ’dan almistir. Peygamberimiz Muhammed (S.A.V)’in Hadîs-i Serîf’lerinde; “Allah onu bir gecede islah ve irsad eder”, diye buyuruldugu gibi Allahû Tealâ, Efendi Hazretlerini Kendi ilmiyle mücehhez kilmis ve irsad makamina ulastirmis ve onu tasarrufu altina alarak hidayetle vazifeli kilmistir.

Ve sevgili kardeslerim, Mehdi (A.S) bu ilmi hiçbir kitaptan veya bir medreseden veya üniversitelerden bir ögrenim görmeden direk olarak bizatihî Allahû Tealâdan almistir. Onu irsad eden ve irsad makaminin sahibi kilarak bu ilmi ögreten, 19 cilt Kurân tefsirini yazdiran Allahû Tealâ’dir ve Efendi Hazretleri mutlaka Islâmin 7 safhasini yasamis Allah’in tasarrufu altinda olan, Allah’in salih bir kuludur ve ahir zamanda üç büyük görevle vazifeli, Mehdi (A.S)’dir.


Öyleyse sevgili kardeslerim, Mehdi (A.S) bu devrin kutbu azami, devrin imamidir ve Allahû Tealâ onu bütün makamlardan geçirmistir:

1. olarak mutlaka Allah’a ulasmayi dilemistir, Allah’in bir dostu olmustur.

2. Kendisine mehdîlik gelmeden önce mürsidi Dayi Bey ve Muhammed Rasid Hazretlerine tâbî olmustur.

3. Seyr-i sülûk adli bir yolcukla ruhu mutlaka Allah’a ulasmis, Allah’a ermistir.

4. Fizik vücudu da Allah’a teslim olmus mutlaka muhsinler makamini da geçmistir.

5. Allahû Teâla bir anda kendisini daimî zikre ulastirmis, ulûl’elbab makaminda kendisine yer katlarinin sirlarini göstermistir. Kendisi bu konuda Ayn’el yakîn derecesinde îmân ile irfanin sahibi kilinmistir.

6. safhada Allah onu irsad etmis ve ihlâs makaminda 7 gök katlarini ve 7. kattaki 7 âlemin sirlarini kendisine Ayn’el yakîn derecesinde bir îmân ile göstermis, gök katlarinin sirlari hakkinda kalp gözüne göstererek irfanin sahibi, irfan derecesinde bir bilginin sahibi kilmis ve Allahû Tealâ onu irsad olunma konusunda ilim ve irfan ile onu egitmis ve kalbindeki îmâni, Ayn’el yakîn derecesinde müzeyyen kilmistir.

 

 

 


49 / HUCURAT – 7 Va’lemû enne fîkum resûlallâh(resûlallâhi), lev yutîukum fî kesîrin minel emri le anittum ve lâkinnallâhe habbebe ileykumul îmâne ve zeyyenehu fî kulûbikum, ve kerrehe ileykumul kufre vel fusûka vel isyân (isyâne), ulâike humur râsidûn(râsidûne).

Ve aranizda Allah’in Resûlü oldugunu biliniz. Eger islerin çogunda size itaat etseydi, mutlaka sikintiya düserdiniz. Fakat Allah, size îmâni sevdirdi ve onu kalplerinizde müzeyyen kildi. Küfrü, fiski ve isyani size kerih gösterdi. Iste onlar, onlar irsad olanlardir.

Abdulkâdir Geylânî Hazretleri’nin dostu olan Seyh Ebul-Hasen Ali Ibni Idris el-Ya’kubî der ki:

“Kâinatin baslangicindan sonuna kadar ne oldu ise, neler cereyan etti ise bana gösterilmistir… Bu gibi hususlara muttali olamayan (bu gibi hususlardan bilgisi ve haberi olmayan, görmeyen), bilin ki  (kâmil) SEYH DEGILDIR! Rabbim bana Cennet-Cehennem, Berzah, yer gök ehlini göstermistir.” (CEVHERDEN GERDANLIKLAR, Hz. Abdulkadir Geylani’nin Menkibeleri)

7. safhada: Allahû Tealâ Hz. Mehdi (A.S)’i salâh makamina da ulastirmis ve iradesini kendisine teslim almistir ve Mehdi (A.S) Allah’in Zat’ina sahid olmus ve kalbi 19 mertebede müzeyyen olarak îmâni Hakk’ul yakîn derecesine ulasmistir. Ve ayrica Efendi Hazretleri, salâh makaminin 7 kademesini de geçmis ve Allahû Tealâ Mehdi (A.S)’i bir devrin imami olarak tasarrufu altina almistir.

Seyh Ebu Hasan Harakani Hazretleri de bu konuda söyle buyuruyor:

-Imam, bütün yollarda yürümüs olan kisidir. Halk “falan zat imamdir”, diyorlar. Oysa Arstan yerin dibine, mesrikten magribe kadar olan sahadaki tüm yaratiklardan haberdar olmayan bir kimse imam olmaz. (TEZKIRETÜ’L EVLIYA)

Sevgili kardeslerim! Ebu Harakani Hazretleri burada, devrin imamindan bahsediyor. Öyleyse sevgili kardeslerim, bir kisinin kamil bir mürsid olabilmesi için bütün makamlari geçip; mutlaka ruhunu, fizik vücudunu, nefsini ve iradesini Allah’a teslim ederek salihlerden olmasi ve Allah tarafindan irsad makami ile vazifeli kilinmasi gereklidir. Ve Allah’in vazifeli kilidigi irsad makaminin sahibi kisiler, Allah’tan sorma yetkisinin sahibidirler. Esref Rumi Hazretleri buyurur ki:

“Seyh Hak Tealaya karsi açilmis bir kapi mesabesindedir. Istenildiginde açilir ve Hak Teala ile mülâkat (Allah ile görüsme, bulusma) hâsil olur. Bu mülakât uyurken de, uyanikken de hâsil olabilir!” (TAM MÜZEKKIN NÜFUS)

Erzurumlu Ibrahim Hakki Hz. buyurur ki:

“Hakim-i ilâhinin adetlerinden biri sudur ki; insanlar içinde bulundugu zaman susar ve kalbiyle Allah’in huzuruna gider. Sonra ondan sorulanlara ancak gönlünden ona beliren cevabi verir.” (MARIFETNÂME)

Hz. Abdulkadir Geylânî’nin Menkibeleri adli eserde de söyle buyuruluyor:

Serefli ve büyük evliyalardan ve Irak seyhlerinden olan Seyh Ebu Muhammed Talha Es-Senbeki’ye adamin biri gelerek:


-Rabbini gördügün zaman O’na, benim nasil bir kul oldugumu sorunuz!, dedi. Seyh basini egerek mürakabeye daldi, basini kaldirinca söyle dedi:


-Sordum, çok güzel ve ibadet edici bir kul oldugunu söyledi bana. Bu  gece Resulullah (S.A.V)’i göreceksin, bunu Sana haber verecek, dedi. Adam o gece Peygamber (S.A.V)’i gördü ve:


-(Seyh) Muhammed’in (Ebu Muhammed Talha’nin) sana söyledikleri dogrudur. Allah senin için “iyi, ibadet edici bir kuldur!” dedi, diye izah edip bildirdiler. (CEVHERDEN GERDANLIKLAR, Hz. Abdulkadir Geylani’nin Menkibeleri)

Öyleyse sevgili kardeslerim! Hz. Mehdi (A.S) Allah’in bir dostudur. Hem de bu devirde kurbiyyet makamina mazhar kilinmis, ilm-i ledûnun sahibi ve Allah’a en yakin olan ve Allah’in tasarrufu altinda olan ve Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in vekili olarak bu devrin imamidir.

Allahû Tealâ Efendi Hazretlerine melekût âleminin ve âyetlerin sirlarini ve Kur’ân’in ruhunu bildirmis ve kalbinin bütününü nurlariyla donatarak O’nu daimî zikre ve irsada ulastirmis ve kalbini 19 mertebe müzeyyen kilarak ve iradesini Kendisine teslim alarak irsad makaminin sahibi kilmistir. Efendi Hazretleri bu devirde, Allah’in tasarrufu altina aldigi tek kisidir ve bu zamanin en büyük mürsidi, Peygamber Efendimiz (S.A.v)’in bir vekili olarak bu devrin imami, kutb-u a’zamidir. Abdulkadir Geylânî Hazretleri gene el-Fethu’r Rabbâni’de söyle buyurur:

Müteakip (ard arda gelen) asamada sürekli vazifelerle görevlendirilirler. Çünkü bu grupta yer alan kul, sir hazinelerine muttali kilinir ve akabinde de kendi bölgesinde ve beldesinde olmasini istedigi seylerden haberdar edilir.

Eger bu kul Kutup unvanina sahipse dünyaliklarin islerine, ezeldeki kismetlerine, akibetlerine vakif olur. Sir hazinelerindekileri bilir, dünyanin hayir ve serrinden kendisine hiç bir sey gizli kalmaz. ÇÜNKÜ O HAKK’IN SIRDASIDIR, PEYGAMBERLERININ VEKILIDIR, ülkenin teminatidir. Iste bu nitelikli kisi, DÖNEMINDEKI KUTBUN TA KENDISIDIR. (el-Fethu’r Rabbâni” Huzur sohbetleri s. 573, huzur yayinevi tercüme Sidki Gülle )

Insaallah sevgili kardeslerim! Mademki kardeslerimle birlikte bütün sohbetlerimizde, sürekli delillerle Mehdi (A.S)’in su an vazifede oldugunu kesin olarak haykiriyoruz, insanlik Onu hacet namaziyla Allah’tan sorabilir ve Allahû Tealâ gerçekten isteyenlere mutlaka hacet namazinda hakikati gösterecektir. Abdulkadir Geylani Hz. devrin imamini ve Allah’a ulastiracak kilavuzu Allah’tan sormak hakkinda söyle buyuruyor:

..gözlerin uykuya daldigi sirada güzelce abdest al, sonra namaz için divana dur. Namazin kapisini abdestinle, Rabbinin kapisini da namazinla aç ve NAMAZIN ARDINDAN ISTEGINI ARZEYLEYEREK SÖYLE YALVAR:


-Rabbim! Kiminle arkadaslik edeyim? KILAVUZ KIM? SENDEN HABER VEREN KIM? HALIFE KIM? VEKIL KIM? O, âl-i cenaptir, senin zannini bosa çikarmaz, hiç kuskusuz o kalbine ilhamda bulunur, sirrina vahiyle yapar, SANA YOL GÖSTERIR, kapilari açar, yolunu aydinlatir. ÖYLE YA CIDDI SEKILDE ARAYAN, ISTEYEN AMACINA ULASIR. (El-Fethu’r Rabbâni” Huzur sohbetleri s.530,531, huzur yayinevi tercüme Sidki Gülle )

Kardeslerim! Mademki hacet namazi haktir ve Allahû Tealâ hacet namazinda hakikati gösterir, insaallah daha önceki sohbetlerimde de anlattigim, üveysîlik yolunda olup Efendi Hazretlerine tâbî olmus bir kardesimizin hacet namazinda gördügü bir rüyayi anlatmak istiyorum. Bu kardesimiz, devrin imamini Rabbimizden hacet namazini soruyordu ve rüyasini söyle anlatiyor:


“Evimde oturuyordum ve bir anda kapi çalindi. Ve açtigimda Kâinatin Günesi, Peygamber Efendimiz (S.A.V) içeriye tesrif ettiler. O kadar güzeldi ki, yüzüne bakamiyordum. Kapi açikti ve Hazreti Muhammed (S.A.V)  Efendimiz disariya seslendi ve “GEL YA EVLAT” diye birisini çagirdi. O anda Efendi Hazretleri içeriye girdi. Ve Peygamber Efendimiz (S.A.V) Efendi Hazretlerine hitab ederek söyle buyurdu:


-O benim evlâdimdir, o Mehdi Resûl’dür. Ve ben o anda heyecandan titriyordum ve aglamaya basladim ve aglayarak da uyandim.”

Sevgili kardeslerim! Bildiginiz gibi hacet namazinda görülen rüya Rahmânî bir rüyadir ve haktir. Insaallah sevgili kardeslerim, ve gene önceden üveysîlik yolunda olup Efendi Hazretlerine tâbî olan bir kardesimiz, tâbiyetten bir zaman sonra gördügü bir rüyayi bize söyle anlatti ve dedi ki:

“Semâvatta sofilerden bir kardesimizin evini ziyaret ettim. Orada birkaç kisi daha vardi. O kisiler de Muhammed Rasid Hz.lerinin talebeleriydi. Fakat içimden onlarin da Mehdi (A.S)’a tâbî olmalari gerektigini düsünüyordum. Ben bu düsünceler içindeyken, o an da Muhammed Rasid Hzretlerini gördüm. Bir agaç altinda çesmeden abdest aliyordu. Ve bana söyle dedi:

- Evlat, evlat, üzülme! Sizin hocaniz, bizim de hocamiz!, deyip beni teselli etti.”

Sevgili kardeslerim, Muhammed Rasid Hazretleri burada Efendi Hazretleri için, “üzülme, sizin hocaniz, bizm hocamizdir ve bizde mutlaka size katilacagiz” demek istiyor. Ayni kardesimiz, gene birkaç zaman sonra bir rüya daha görüyor ve söyle anlatti:

“Büyük bir kalabalik, büyük bir çadira dogru kosuyorlardi ve ben de kosmaya basladim. Ve oradaki kalabaliktan su sesler yükseliyordu ve Hz. Muhammed (S.A.V) ve Mehdi (A.S) orada diye kosusuyorladi ve ben de kosmaya basladim. Ve o an da Muhammed Rasid Hz.leri bir anda yanimda belirdi ve bana söyle dedi:


- Evladim, acele etme, siz zaten oradasiniz, biz de oraya geliyoruz.”


Bugün 21 ziyaretçi (28 klik) kişi burdaydı!




Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol