Ekle

HAKİKAT VE DÜNYA WEB GROUP
İLETİŞİM FORMU
ZİYARETÇİ FORMU
1 - EDA GÜLNİHAL ANKARA - İNCİ TANELERİ - 1-
2 - EDA GÜLNİHAL ANKARA - İNCİ TANELERİ - 2 -
3 - EDA GÜLNİHAL ANKARA - İNCİ TANELERİ - 3 -
4 - EDA GÜLNİHAL ANKARA - İNCİ TANELERİ - 4 -
5 - EDA GÜLNİHAL ANKARA - İNCİ TANELERİ - 5 -
6 - EDA GÜLNİHAL ANKARA - İNCİ TANELERİ - 6 -
7- EDA GÜLNİHAL - WİNDOWSLİVE 1
SANAL ALEM - SANAL ALEMDE NEFS ÇIKMAZI - 3 -
1 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU - 1 - RESUL VE NEBİİ KAVRAMI
2 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU - 2 - MEALLERDE GİZLENEN HİDAYET SIRLARI
3 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - 3 - KULLUK VE İBADET
4 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 4 - ALLAH KALP GÖZÜYLE GÖRÜLÜR
5 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 5 - ALLAH C.C AYET-İ KERİMELERİ PEYGAMBER OLMAYANLARADA GÖNDERİRMİ
6 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 6 - NEFSİ ISLAH EDEN AMELLER
7 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 7 - MÜSLÜMANLARIN BİRLİK VE BERABERLİĞİ
8 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 8 - HADİS-İ ŞERİF ANEKTODLARI
9 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 9 - HİDAYET SIRAT- I MUSTAKİYMDİR
10 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 10 - HİDAYET VE DALALET
11 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 11 - HİKMET - İ İLAHİ
12 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 12 - İSLAM VE İHLAS
15 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 15 - LA İLAHE İLLALLAH
13 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 12 - İSLAM VE İRFAN
14 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 14 - CENNETE GİDEN YOL
16 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 16 - MEHDİ A.S
17 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 17 - MEHDİ A.S VE ÇIKIŞI
18 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 18 - MEHDİ A.S VE İRŞADI
19 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 19 - MÜRŞİD - İ KAMİL
20 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 20 - MÜRŞİDE TAABİYET
21 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 21 - NEFS TEZKİYESİ
22 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 22 - RUH VE VÜCUD
23 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 23 - TAKVA VE İSLAM
24 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 24 - ALLAHA TESLİMİYET
25 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 25 - ULUL ELBAB
26 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 26 - ZAN VE MÜSLÜMAN
27 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 27 - ZİKİR VE ZİKİR EHLİ
28 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 28 - MÜSLÜMAN ZULMETMEZ
29 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 29 - ZÜHT VE İSLAM
30 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 30 - HUKUK AHLAK VE İSLAM
31 - TASAVVUF NURU - HÜLYA - KONU 31 - AİLE VE İSLAM
TURKISC PEOPLE FOLK MUSIC BOX
HAKİKAT VE DÜNYA FACEBOOK

17 - TASAVVUF NURU - HÜLYA

KONU 17 - MEHDİ A.S VE ÇIKIŞI

http://www.eda-trabzon34.tr.gg


Mehdi AS'nin çikis tarihleri ve 40 yasinda vazifeye baslamasi
Hz. Mehdi AS


Eûzubillâhiminesseytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm


Sevgili kardeslerim! Insaallah, Allahû Tealâ’nin izniyle, Efendimizin himmetiyle bir cuma gününün aksaminda yine gönül gönüleyiz. Sevgili kardeslerim! Birlikte olmak Efendimizin himmetiyle bizim için o kadar güzel bir mutluluk ki; bu mutlulugu nasil anlatabiliriz. Iste bu mutlulugu, ancak Efendimizin himmetiyle, gönül gönüle birlikte yasariz, birlikte sohbet ederiz ve birlikte hak ve hakikati cihâna haykiririz, öyle degil mi, sevgili kardeslerim? Insaallah, bu güzel günün aksamindaki sohbetimizin konusu: “Mehdi (A.S)’in Çikis Tarihleri ve 40 Yasinda Vazifeye Baslamasi”

Sevgili kardeslerim! Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in inâyeti ve Efendi Hazretlerinin himmetiyle, insaallah gene bu sohbetime bir Hadîs-i Serif ile baslamak istiyorum. Iki Cihân Günesi Hz. Muhammed (S.A.V) bir Hadîs-i Seriflerinde söyle buyurur:

Yasi 30 ile 40 arasinda oldugu halde gönderilecektir… Mehdi benim evlatlarimdandir. 40 yaslarindadir. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 41)

Insaallah kisaca bu sohbetimizin konusundaki Hadîs-i Serif’in ince mânâlarina geçmeden önce, bir önceki sohbetimde anlatmaya gayret ettigim Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in, Mehdi (A.S) için; “ONUN ADI ADIMA, BABASININ ADI BABAMIN ADINA UYAR. Daha önce yeryüzü nasil zulümle dolduysa, o, onu adaletle dolduracaktir.” Hadîs-i Serif’i üzerinde, insaallah kisaca özet olarak bir açiklama yapmak istiyorum, sevgili kardeslerim.


Bir önceki sohbetimde de açiklamaya gayret ettigim gibi, bu konuda birçok mevzu hadîsler çikmis ve bu Hadîs-i Serif’e kendilerince Arapça mânâ vererek Mehdi (A.S)’in adinin Muhammed veya Ahmed olacagi beyanini sürmüsler. Fakat Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in bu Hadîs-i Serif’inin birbirine uygun mânâsina gelen, tevafuk kelimesiyle açiklanmis olani, en saglam ve sahih olanidir ve Saidi Nursî Hazretlerinin söyledigi gibi bu hadîs, tipatip aynisi mânâsina gelen tetabuk kelimesiyle ifade buyurulmamistir, uygun mânâsina gelen tevafuk kelimesiyle irad buyurulmustur. Yani Peygamber Efendimiz (S.A.V) bu hadîsde, tevafuk kelimesinin mânâsi ile “Onun adi adima uyar”, demis, lâkin adimin aynisidir, ifadesi kullanmamistir. Buradaki “tevafuk” kelimesinin karsiligi olan “uyar” ifadesi, Hazreti Mehdi (A.S)’in adinin illede Muhammed veya Ahmed ve babasinin adinin da Abdullah oldugunu göstermez, sevgili kardeslerim.


Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in buradaki: “adi adima uyar” ifadesi mütesabih olup, adi çok hamdeden ve övülmeye medhedilmeye lâyik olan, övülmüs, medhedilmis mânâsina gelen Muhammed, Ahmed isminde olan Peygamber Efendimiz (S.A.V), bu hadîsde kendisinin bir vekili olarak Mehdi (A.S)’in namina isaret etmistir.


Nasil ki Hazreti Muhammed (S.A.V) Efendimiz, Incil ve Tevratta ve büyük alimler tarafindan ahir zamanin peygamberi olarak övülmüs, medhedilmis ve beklenilmistir, bu sebepten dolayi Peygamber Efendimiz (S.A.V): “adi adima uyar” diyerek Mehdi (A.S)’in hem kendisi tarafindan birçok Hadîs-i Serif’lerde övülüp ve medhedilip müjdelenmesi ve hem de bütün devirlerde övülüp ve medhedilerek ahir zamanda Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in varisi olarak bütün dünyada âlem-i Islâm’in basina geçecek olmasi ve daha önce yeryüzü nasil zulümle dolduysa, onu adâletle dolduracak olmasi sebebiyle, Peygamber Efendimiz (S.A.V) burada Mehdi (A.S)’in nâmini övmüstür.


Yani sevgili kardeslerim, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in burada “Allah’in halifesi, Mehdi” ünvaniyla yani kendisi en üst seviye hidayette olup, insanlari hidayete erdiren, Allah’a ulastiran devrin imami, mânâsina gelen “Allah’in halifesi mehdi” ünvaniyla onu müjdeleyerek ve adi adima uyar diyerek hazreti Mehdi (A.S)’i övmüs, medhedmistir.


Ve babasinin adi babamin adina uyar ifadesiyle de, Mehdi (A.S)’in çok açik bir sekilde kendi soyundan geldigini ve kendi soyunun da Hazreti Ibrahîm (A.S)’a dayandigi ve bu sebepten dolayi ikisinin de soyunun Hazreti Ibrâhîm (A.S)’a kadar uzandigi için: “babasinin adi babamin adina uyar, Daha önce yeryüzü nasil zulümle dolduysa, o, onu adaletle dolduracaktir.” Ifadesiyle, nasil ki Hazreti Ibrâhîm (A.S)’in soyundan gelen Hazreti Muhammed (S.A.V) Efendimiz 14 asir önce bir Peygamber olarak, asâleten devrin nebî imami olarak, Hacc-78 ve Al-i Imran- 67’ye göre tek dîn olan babamiz Hazreti Ibrahîm (A.S)’in, hanif dînini yani Islâm olma, teslim dînini ayakta tutmus, insanlari sirk ve zulümden kurtararak bütün dünyada sulh ve sükûnu saglamistir.


Ayni sekilde “babasinin adi babamin adina uyar Daha önce yeryüzü nasil zulümle dolduysa, o, onu adâletle dolduracaktir.” ifadesiyle de Mehdi (A.S) için, 14 asir sonra bütün dünyanin hem açik sirk ve hem de Islâm âleminin de gizli sirkin ve fitnede oldugu ahir zamanda, kendisi gibi Hazreti Ibrahîm (A.S)’in soyundan gelen ve bir peygamber olmayan, fakat kendisinin bir vekili devrin halifesi olan ve bu ahir zamanda vekâleten ayni sekilde tek dîn olan babamiz Ibrahîm (A.S)’in hanif dinîni bütün dünyaya temsil edecek ve bütün dünyayi zülumdan temizleyecek ve bütün dünyada dînleri birlestirerek sulh ve sükûnu saglayacak tek kisi olan Mehdi (A.S) için, “babasinin adi babamin adina uyar”, demis ve burada çok açik bir sekilde onun hem ayni sekilde kendisi gibi Hz. Ibrahîm’in soyudan olduguna ve hem de ayni sekilde babamiz Hazreti Ibrâhîm (A.S)’in hanif dînini temsil edecegine isaret etmistir. Ve Hadîs-i Seriflerde de buyurulur ki:


“Mehdi bizdendir. (soyumuzdandir) ALLAH BU DÎNI NASIL BIZIMLE BASLATMISSA, ONUNLA DA SONA ERDIRECEKTIR. Ve onlar bizimle nasil sirkten kurtulmuslarsa, onunla da fitneden kurtulacaklardir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 20)


Hz. Peygamber (S.A.V) en basta Islâmi nasil ayakta tuttuysa, Hz. Mehdi de en sonunda ayni sekilde Islâm’i ayakta tutacaktir. (El Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 27)


Insaallah sevgili kardeslerim, bir önceki sohbetin toparlanmasi için, Efendi Hazretlerinin himmetiyle kisaca özetini izah etmeye gayret ettim.


insaallah bu, âyet, hadîsi serifler ve kaynaklarla daha teferruatiyla açiklamaya çalistigim “ONUN ADI ADIMA, BABASININ ADI BABAMIN ADINA UYAR. hadîsi serif adli sohbetimizi ve diger sohbetlerimizi de
www.radyohidayet.com ve www.mehdiresul.net adli siteden indirebilirsiniz, sevgili kardeslerim.


Insaallah, tekrar Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in inâyeti ve Efendi Hazretlerinin himmetiyle bu: “Mehdi benim evlatlarimdandir. 40 yaslarindadir.” hadîsi konulu sohbetimize geçelim.

Insanlarin çogu bu Hadîs-i Serif’e dayanarak, Mehdi (A.S)’i 40 yaslarinda olarak beklemektedir. Fakat buradaki önemli bir incelige dikkat edilmelidir ki; bu 40 yaslari, Mehdi (A.S)’in vazifesini tamama erdirdigi dönem degil, Mehdi (A.S)’in Allah tarafindan irsadla vazifeli kilinarak göreve henüz yeni basladigi çikis dönemini göstermektedir.

Ve ayrica birçok alâmetlere ve Said-i Nursî Hazretlerinin ve birçok alimlerin hesaplamalarina göre, Mehdi aleyhiselamin 14. asrin basinda yani 1979 ve 1980 senelerinde çikmasi beklenmektedir.

Insaallah sohbetimizin devaminda da, ele almak istedigimiz çikis tarihleri ve alâmetleri konusuna geçmeden önce kisaca izah etmek istiyorum ki sevgili kardeslerim; mademki hâl böyle yani Mehdi (A.S) 14. asrin basinda yani hicri 1400 senelerinin basinda çikmasi beklenmektedir, demek ki Mehdi (A.S)’in su anda mutlaka vazife basinda olmasi da gerekmektedir.

Öyleyse sevgili kardeslerim! Mademki hesaplamalara göre 1979- 1980 senelerini gösteren 14. asrin basinda, Mehdi (A.S)’in hem vazifeye baslamis olmasi ve hem de bu vazifeye basladigi dönemde de mutlaka 40 yaslarinda olmasi gerekmektedir.

Gerçekten de Mehdi (A.S) su an da vazife basindadir ve 1979-1980 seneleri, Mehdi (A.S)’in Allah tarafindan irsadla vazifeli kilinarak, vazifeye yeni basladigi dönemlerdir ve Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in Hadîs-i Seriflerinde de; “40 yaslarinda olacaktir” dedigi gibi, gerçekten de Mehdi (A.S) 40li yaslarinda vazifeye baslamistir.

Bilindigi gibi nasil ki Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e nübüvet yani peygamberlik ve risalet 40 yasinda gelmistir, Peygamber Efendimiz (S.A.V) burada da ayni sekilde Mehdi (A.S)’in çikisi için 40 yasini göstermistir.

Efendi Hazretlerinin vazifeye 14. asrin basinda hesaplanan bu senelerde basladigina dair delil olarak, Allahû Tealânin Efendi Hazretlerine yazdirdigi Risalet Nurlarindaki tarihlere bakildiginda yani kitabin yazilmaya basladigi ve tamamlandigi bu tarihler, 1976 ve 1982 yilllari arasidir. Ve gerçekten de, Allahû Tealâ’nin Mehdi (A.S)’a yazdirdigi Risalet Nurlarinda, Efendi Hazretleri’nin Allah tarafindan vazifelendirildigi açikça görülür. Ve onun bu tarihlerde teblige henüz yeni basladigi da açik olarak görülür. Ve onun vazifeye basladigina delil olan bu tarihler, Hicri 1400 senesinin basina tamamen rast gelmektedir.

Ve Efendi Hazretlerinin irsad makami olarak vazifeye basladigi dönemlerde 40li yaslarinda olduguna dair ispat olarak da, Efendimizin dogum tarihi 1933 olduguna göre, kendisinin Allah’in hakikatlerini teblige basladigi zamanlarda kirkli yaslarinda oldugunu açik olarak gösteriyor, sevgili kardeslerim. Yani bu dogum tarihinin hesaplamasi, kendisinin Allah tarafindan irsadla memur ve mezun kilinarak henüz vazifeye basladigi 1976 senelerinde Efendi Hazretlerinin 43 yasinda oldugunu gösterir.

Hadîs-i Serif’deki “40 yaslarindadir” ifadesinin, Mehdi (A.S)’in bu dönemlerde kirkli yaslarinda oldugunu göstermesi ve Efendi Hazretlerinin de bu Risalet Nurlarinin tarihleriyle delil olarak görüldügü dönemlerde 43 yasinda olmasi bu hadîsi açik olarak ispat etmektedir.

Ve gene Hadis-i Serif’deki: “Yasi 30 ile 40 arasinda oldugu halde gönderilecektir… Mehdi benim evlatlarimdandir. 40 yaslarindadir.” ifade buyurulan 30 – 40 yasi arasi, yani 30 yaslari, Efendi hazretlerinin mürsidini henüz bulup hidayete adim attigi döneme rastlar ve yaklasik 40 yasi ise, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in bir hadîsinde “Allah onu bir gecede irsad ve islah eder” diye söyledigi mütesabih hadîsde buyuruldugu gibi, 40 yaslarina yaklastigi Hevre Efendi hazretlerinin çok kisa bir zamanda Allah tarafindan irsad olundugu devredir.

Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in “Yasi 30 ile 40 arasinda oldugu halde gönderilecektir… Mehdi benim evlatlarimdandir. 40 yaslarindadir.” Hadîs-i Serifinin sonundaki  “40 yaslarindadir” ifadesi de, O’nun Allah tarafindan irsadla vazifeli kilinarak kendisine mehdiligin geldigi, vazifeye tam olarak basladigi kirkli yaslaridir.

Peygamber Efendimiz (S.A.V) bu Hadîs-i Serif’de öncelikle, asagi yukari bir ihtimalle ya 30 ya da 40 yaslarinda oldugu halde gönderilecek dedikten sonra Mehdi benim evlatlarimdandir, 40 yaslarindadir diyerek 40 yaslarina  daha agirlik vermektedir, sevgili kardeslerim. Ve gene 40 yaslari ifadesi, onun tam olarak 40 yasinda degil, 40’li yaslarinda oldugunu da gösterir.

Fakat sevgili kardeslerim! Bu hadîsin inceliklerini bilmeyen bazi kisiler ise; sizin mürsidinizin yasi baya ilerlemis, oysaki Mehdi (A.S) kirk yasinda olmasi gerekiyor, diyorlar. Aslinda insanlar bu hadîsin inceliginin farkina varmiyorlar. Bu hadîsdeki KIRK YASINDAN MAKSAD,  HZ. MEHDI (A.S)’in çikisinin müjdelendigi, VAZIFEYE yeni BASLADIGI DÖNEMLERDIR.

Insanlarin çogu bu hadîse dayanarak, Mehdi (A.S)’i 40 yasinda olarak düsünüyorlar. Oysaki gerçekten de Mehdi (A.S) Hicri 1400’ün basinda vazifeye kirk yaslarinda baslamistir ve aradan otuz senenin üzerinde bir zamanin geçmesiyle, kendisinin su anda yetmisli yaslarinda olmasi gayet normal ve akla gayet uygundur.

Sevgili kardeslerim! Insanlarin bazilari konunun bu inceligine dikkat etmeden, “sizin mürsidinizin yasi baya ilerlemis, ölümü yaklasmis? oysaki Mehdi (A.S) kirk yasinda olmasi gerekiyor” diyorlar. Insaallah biz de onlarin bu sözünü, bir âyeti kerimeyle cavaplamak istiyoruz.  Allahû Tealâ bir âyette söyle buyuruyor:

3 / AL-I IMRAN – 145: Ve mâ kâne li nefsin en temûte illâ bi iznillâhi kitâben mueccelâ (mueccelen), ve men yurid sevâbed dunyâ nu’tihî minhâ, ve men yurid sevâbel âhirati nu’tihî minhâ, ve se neczîs sâkirîn(sâkirîne).

Ve Allah’in izni olmadan, hiç kimse için ölmek yoktur. (Ölüm), süresi tayin edilmis bir yazidir. Kim dünya sevabi isterse, kendisine ondan veririz. Kim de ahiret sevabi isterse, kendisine ondan veririz. (Sükredenleri) SAKIR’leri yakinda mükâfatlandiracagiz.

Demek ki Allah’in izni olmadan, hiç kimse için ölmek yoktur. Bilindigi gibi her insanin ölümü, Allah tarafindan tayin edilmistir ve Allahû Tealâ diledigini, diledigi kadar yasatmaya kâdirdir. Hz. Nuh (A.S) 900 küsür sene yasamisti. Ya da  Hz. Ibrâhîm (A.S) yüz yasindan fazla yasamisti. Veya Hz. Osman da (R.A) halifeligi zamaninda 80 yasinin üzerindeydi.

Öyleyse sevgili kardeslerim, Hadîs-i Serif’lere göre Mehdi (A.S)’in 40 yasinda çikmasi beklenmistir, ve gerçekten de Efendi Hazretleri vazifeye kirk yaslarinda baslamistir, sevgili kardeslerim.

Ve eger ki Allahû Tealâ Mehdi (A.S)’i seçmis ve O’nu tasarrufu altina alarak ahir zamanda vazifeli kilmis ise, Allahû Tealâ dogal olarak da, su anda insanligi hidayete erdirmek için büyük bir mücâdele içinde olan Mehdi (A.S) ile nurunu mutlaka ve mutlaka tamamlayacaktir, sevgili kardeslerim. 13. asrin müceddidi Said-i Nursî Hazretleri de kendisinden bir asir sonra vazifeli kilinacak Mehdi (A.S) için der ki:

..,ve bahar içinde bir saatte yaz mevsiminin nümunesini ve yazda bir saatte kis firtinasini icad eden Kadir-i Zülcelâl HZ. MEHDI ILE DE, âlem-i Islâm’in zulümatini (Islâm âleminin üzerindeki karanliklari) dagitabilir. VE VAAD ETMISTIR, VAADINI ELBETTE YAPACAKTIR. Kudret-i Ilâhiye noktasinda bakilsa, gayet kolaydir. (Mektubat, /Yirmi Dokuzuncu Mektup /425)

Allahû Tealâ vaad etmistir ve mutlaka Mehdi (A.S) ile nurunu tamamlayacaktir. Öyleyse sevgili kardeslerim! Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in müjdeledigi Mehdi (A.S)’i Muhid-ini Arabî Hz., Imam-i Rabbanî Hz. gibi ve onlar gibi birçok devrin imamlari ve büyük alimler kendi devirlerinde de müjdelemistir.

Ve gene Said-i Nursî Hazretlerinin de Mehdi (A.S)’i tarihleriyle müjdelemesi ve birçok alimlerin hesaplamalarina göre Mehdi aleyhiselamin 14. asrin yani Hicri 1400 senesinin basinda yani Miladi 1979 ve 1980 senelerinde çikmasi beklenmektedir, diye sohbetimin basinda ifade ettigim gibi, insaallah sohbetimin devaminda Mehdi (A.S)’in çikis tarihleri konusuna deginmek istiyorum.

Öncelikle bir kaynakta buyuruldugu gibi, Peygamber Efendimiz (S.A.V) Hz. Mehdi’nin hicrî 1400 senesinde yani 14. asirda vazifede olacagini haber vermistir. Söyle buyuruyor Hazreti Muhammed (S.A.V) Efendimiz:

Insanlar 1400 senesinde Mehdi’nin yaninda toplanacaklardir. (Risaletül Huruc-ül Mehdi, s. 108)


Ayni sekilde Bediüzzaman Hazretleri de, farkli tarihlerde izah ettigi açiklamalarin hepsinde, Hz. Mehdi (A.S)’in çikis ve mücâdele devrelerine dikkat çekerek, Hicri 1400'lü yillarin baslarinda gelecegine isaret etmistir.

Bediüzzaman Hazretleri, Yirmi Dördüncü Söz | 309’da: sahâbenin Mehdi (A.S)’in gelisini beklenmesi hakkinda “ISTIKBAL-I DÜNYEVIYEDE (dünyanin geleceginde) 1400 SENE SONRA GELECEK BIR HAKIKATI asirlarinda karib (kendi zamanlarinda yakin) zannetmisler.” diyerek, her devirde Hz. Mehdi (A.S)’in beklendigini ve hatta sahâbenin bile onun çikmasini bekleyerek kendi zamanlarinda yakin zannettiklerini, fakat asil Hz. Mehdi’nin Asr-i Saadet döneminden 1400 sene sonra çikacagini belirtmek istemistir.

Görüldügü gibi sevgili kardeslerim, Bediüzzaman Hazretleri’nin ifadesinde belirttigi bu risalenin bir önceki sayfalarindaki kounusuyla baglayarak açikladigi “sahâbe döneminden 1400 sene sonrasi“ Hicrî 1400'lü yillarin baslarina, Milâdî olarak 1979-1980 senelerine denk gelmektedir. Saidi Nursî Hazretleri burada açik olarak sahâbeden 1400 sene sonrasina dikkat çekerek bu zamana isaret ediyor.

Bundan bir asir önce 13. asirda vazifeli olan Bediüzzaman Hazretleri, gene baska sözlerinde hakiki beklenen Hz. Mehdi (A.S)’in, kendisinden bir asir sonra gelecegini birçok risalelerinde ve Kastamonu Lâhikasi 61’de: …HAKIKI BEKLENILEN VE BIR ASIR SONRA GELECEK O ZAT…” diyerek, kendi döneminden bir asir sonrasina yani 14. asrin basina, yani Efendi Hazretlerinin vazifeye yeni basladigi döneme dikkat çekmektedir.

Ve Saidi Nursî Hz. gene Kastamonu Lahikasi 76’da: TA AHIR ZAMANDA, hayatin genis dairesinde ASIL SAHIPLERI, MEHDI VE SAKIRTLERI (talebeleri), CENAB-I HAKK’IN IZNIYLE GELIR , o daireyi genislettirir ve o tohumlar sümbüllenir. Bizler de kabrimizde seyredip Allah’a sükrederiz.” Diyerek, Hz. Mehdi ve sakirdlerini ahir zamanin asil sahipleri olarak müjdelemektedir.

Ve gene Sualar 620’de: “bundan bir asir sonra zulümati dagitacak zatlar ise, Hazret-i Mehdi’nin sakirtleri (talebeleri) olabilir .” diyerek içinde bulundugumuz Mehdi (A.S)’in vazifeye basladigi ve vazifede oldugu bu asra isaret etmistir.

Ve iste sevgili kardeslerim, Mehdi (A.S) için: …HAKIKI BEKLENILEN VE BIR ASIR SONRA GELECEK O ZAT…” diyen ve TA AHIR ZAMANDA, hayatin genis dairesinde ASIL SAHIPLERI, MEHDI VE SAKIRTLERI (talebeleri), CENAB-I HAKK’IN IZNIYLE GELIR , o daireyi genislettirir ve o tohumlar sümbüllenir.” diyerek kendisinden bir asir sonra yani bu devirde vazifeli kilinmis olan Mehdi (A.S) ve talebelerini müjdeleyen Said-i Nursî Hazretleri gene,

Kastamonu Lahikasi 145’de sartlarin uygun olmamasinin sebebiyle kendi zamaninda tamamlanmasinin uygun ve kabul görülmedigini söyledigi üç büyük vazife için: “Hem bu üç vezâifi birden bir sahisda, yahut cemaatte bu zamanda bulunmasi ve mükemmel olmasi ve birbirini cerhetmemesi pek uzak, âdeta kâbil görülmüyor. Ahir zamanda, Al-i Beyt-i Nebevi’nin (a.s.m.) cemaat-i nuraniyesini temsil eden HAZRETI MEHDI’de ve cemaatindeki sahs-i mânevide ancak içtima edebilir (bu görevi bir araya getirebilir)” diyerek, bu üç büyük vazifenin kendisinden sonraki ahir zamanda ancak ahir zamanin asil sahipleri olan Hazreti Mehdi (A.S) ve talebeleri tarafindan tamamlanacagini bildirmistir.

Ayrica Peygamber Efendimiz (SA.V)’in Mehdi (A.S)’in çiktigi döneme alâmet olarak bir hadîsinde bildirdigi Kâbe’deki saldiri ve kan akitilmasiyla da Hazreti Mehdi (A.S)’in çikacagi zamana isaret etmistir.

Peygamber Efendimiz (S.A.V) bu hadîste: Hz. Mehdi (A.S)’in  çikacagi yil Kâbe’de yasanacak olan bir hadiseyi bildirmis ve gerçekten de bu olay, hicri 1400 -miladi 1979’da vuku bulmustur, sevgili kardeslerim. Ve gene bu tarih, Efendi Hazretleri’nin 40li yaslarinda göreve yeni basladigi zamani gösteriyor. Peygamber Efendimiz (S.A.V) Hadîs-i Serif’inde söyle buyuruyor:

“Mehdi’nin çikacagi yil, insanlar hacca baslarinda bir emir bulunmadan gidecekler. Hep birlikte beyti serifi tavaf edecekler. Sonra Mina’ya indiklerinde köpekler gibi birbirlerine saldiracaklar. Hacilar soyulacak, kanlar akabe cemresinin üzerine akacak” Kiyâmet alametleri .169

Bu olayin Eendi hazretlerinin vazifeye yeni basladigi zamanda vuku bulduguna dair delil olarak 1979 – Hürriyet  gazetesinde söyle buyuruluyor:

“Kâbe’yi bastilar, Mescidül Haram’a saldiran 1000 kisi imami öldürdü ve namaz kilanlari rehine aldilar.


21 Kasim, 1979-Türkiye gazetesinde de: Mekke isgal edildi.

Iranli militanlarla siddetli çarpisma. 30 kisi ölü, 90 kisi rehin alindi.” haberi bulunmaktadir.

Gene Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in baska  bir Hadis-i Serif’inde buyurulur ki:

“Sevvalde savas nidalari, zilhiccede harb ve kital olur. Yine zilhiccede hacilar talana ugrar, hatta caddelerde kandan geçilmez ve haramlar çignenir. Kâbe’nin yaninda büyük günahlar islenir” Kitab-ül Burhan Fi Alamat-il Mehdiyy-il Ahir zaman,37

Sevgili kardeslerim! Gerçekten de Mehdi (A.S)’in vazifede oldugu devrelerde olan bu alâmet, gene delil olarak 2 Agustos 1987 Cumhuriyet gazetesinde: Mekke’de çatisma 402 ölü. Hac kana bulandi.” olarak yayinlanmistir.

Insaallah Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in Mehdi (A.S) çiktigi devreye alâmet olarak baska Hadîs-i Seriflerinde bildirdigi Ramazanda ayni ay içinde Günes ve Ay tutulmalari da gene, hicri 1400’ün baslarinda Hz. Mehdi’nin vazifeye yeni basladigi yillarda Ramazan içinde 2 defa tutulma meydana gelmistir. Ve bu olay hem de 2 sene üst üstüne meydana gelmistir.  Bu tarihler, 1981 ve 1982 takvimlerinde delil olarak yazilidir sevgili kardeslerim:

 

 

Hicri 1401 Miladi 17 Temmuz 1981 yilinda, Ramazanin 15. günü ay tutulmasi ve ayni ayin içinde 31 Temmuz 1981 tarihinde Ramazanin 29. günü günes tutulmasi meydana gelmistir. Hem de bu ayni Ramazan ayinin içersinde vuku bulan  tulumalamarin ikisi de cuma gününe rastlamistir.

Ve gene ertesi sene Hicri 1402 Miladi 6 Temmuz 1982 yilinda, Ramazanin 14. günü ay tutulmasi ve ayni ay içinde 20 Temmuz 1982 tarihinde Ramazanin 28. günü günes tutulmasi meydana gelmistir. Ve bu ayni ramazan ayinin içersinde meydana gelen tutulmalarin ikisi de Sali gününe rastlamistir.

Ve görüldügü gibi gene Mehdi (A.S)’in çikis alameti olan bu tarihler, Efendi hazretlerinin vazifeye basladigi 14. asrin basina yani 1979-1980 senelerine rast gelmektedir.

Ve sevgili kardeslerim! Baska bir hadîsi serifte çikis alâmeti olarak bildirilen Kuyruklu yildiz Halley’in Hicri 1406, Miladi 1986 yilinda dogudan batiya dogru geçmesi gene Mehdi (A.S)’in yeni vazifeye basladigi vazifede oldugu seneleri gösterir.

Kitab-ül Burhan Fi Alamat-il  Mehdiyy-il Ahir zaman 32’de açik olarak “O yildizin dogmasi günes ve ay tutulmasindan sonra olacaktir” diye buyuruldugu gibi, gerçekten de ayni ramazan ayi içinde tutulmanin meydana geldigi Hicri 1401- 1402 yani Miladi 1981 ve 1982 yillarindan sonra Hicri 1406 yani 1986 yilinda yani günes ve ay tutulmalarindan 4 sene sonra Kuyruklu yildiz Halley’in dogudan batiya dogru geçmesi Mehdi (A.S)’in çiktigi seneleri gösteren çok açik alametlerdendir.

Ve gene Kiyâmet Alametleri, Berzenci, s. 166’da Mehdi (A.S)’in çikis alameti olarak: Dogudan üç veya yedi gün ardi ardina büyük bir ates zuhur edecek, gökte karanlik görülecek, gökte alisilmis olan kirmiziligin aksine bambaska bir kizillik yayilacak. Yeryüzünün duyup anlayabilecegi bir dille nida edilecek.” hadîsinde buyuruldugu gibi Irak’in,  Kuveyt’i  Temmuz 1991 yilindaki isgali sonrasinda, Kuveyt’e ait petrol kuyularini atese vermesi sonucunda Kuveyt ve Basra Körfezi’ni çok büyük bir ates sarmistir. Hürriyet, 23 Ocak 1991’de delil olarak söyle buyuruluyor:

Atese verilen iki kuyu, Türkiye’nin bir günde çikarabildigi kadar petrol veriyor ve dumanlar 55 km. uzakliktaki Suudi Arabistan’dan bile görülebiliyor. (Hürriyet, 23 Ocak 1991)

Ve gene hadîslerde Mehdi (A.S)’in çikisina dair bildirilen ilk kez içinde bulundugumuz yüzyilda meydana gelen Günes’te büyük bir patlama olayi ve Firat suyunun kesilmesi,

Ve gene Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 12. sayfadaki Hadîs- Serif’de: Dünya herc-ü merc (fitne, daginiklik) içinde kaldiginda, fitneler zuhur ettiginde, yollar kesildiginde, bazilari bazisina hücum ettiginde, büyük küçüge merhamet etmedigi, büyüge vakarli davranmadiginda Allah, bu sirada onlardan adavetin kökünü kaziyarak dalâlet kalelerini fethedecek ve evvelce benim ayakta tuttugum gibi, ahir zamaninda dîni ayakta tutacak, önceden zulümle dolu olan dünyayi adaletle dolduracak birini (Mehdi) gönderecektir.” diye buyuruldugu gibi insanlarin gizli sirkin içinde olmasi, fitne, fesad ve karisikliklar, katliamlar, haramlarin helâl sayilmasi, büyük hadiselerin (olaylarin) meydana gelmesi, büyük sehirlerin yok olmasi ve büyük depremler ve bunlar ve bunlar gibi nice sayilamayacak kadar alâmetler zuhur etmis ve hepsi de Mehdi (A.S)’in vazifeye basladigi ve vazifede oldugu dönemlere rastlamistir.

Insaallah sevgili kardeslerim! Peygamberimiz (S.A.V)’in Hadîs-i Seriflerinde buyurdugu: “Mehdi benim evlatlarimdandir. 40 yaslarindadir.” hadîsin konusuna tekrar geri döndügümüzde, görüldügü gibi açik olarak bütün hesaplamalara göre Mehdi (A.S) 1979-1980 senelerini gösteren 14. asrin basinda, hem vazifeye baslamis olmasi ve hem de bu vazifeye basladigi dönemde de mutlaka 40 yasinda olmasi gerekmektedir.

Ve gerçekten de 1979-1980 seneleri Mehdi (A.S)’in Allah tarafindan irsadla vazifeli kilinarak, vazifeye yeni basladigi dönemleri göstermektedir. Ve Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in hadîslerinde, 40 yaslarinda olacaktir dedigi gibi, gerçekten de Mehdi (A.S) vazifeye 40 yaslarinda baslamistir.

Sohbetimizin basinda da açikladigimiz gibi, Allahû Tealânin Efendi Hazretlerine yazdirdigi Risalet Nurlarindaki tarihlere bakildiginda, kitabin yazilmaya basladigi ve tamamlandigi bu tarihler, 1976 ve 1982 yilllari arasidir ve gerçekten de Allahû Tealâ’nin Mehdi (A.S)’a yazdirdigi Risalet Nurlarinda, Efendi Hazretleri’nin Allah tarafindan vazifelendirildigi ve bu tarihlerde teblige henüz yeni basladigi açikça görülür. Ve bu tarihler açik olarak da Hicri 1400 senesinin basina tamamen rast gelmektedir, sevgili kardeslerim.

Öyleyse sevgili kardeslerim! Görüldügü gibi bütün alâmetler, Mehdi (A.S)’in su an vazife basinda oldugunu çok açik olarak gösteriyor. Yüce Rabbimize sonsuz hamd ve sükrolsunki, Mehdi (A.S) basimizda ve bütün insanliga Kurân hakikatlerini açikliyor. Artik bütün alâmetlerin Mehdi (A.S)’in vazifede oldugunu gösteren bu devrede insanlik için yapilmasi gereken, her zamanda söyledigimiz gibi MEHDI (A.S)’I HACET NAMAZI KILARAK ALLAH’TAN SORMAKTIR. Ve Allahû Tealâ gerçekten samimi bir sekilde kalpten dileyen herkese mutlaka Mehdi (AS)’i bulduracaktir.

Sevgili kardeslerim! Insaallah sohbetimin sonuna yaklasirken bir önceki sohbetlerimizde de hep anlatmaya gayret ettigimiz, hacet namazini ve ölmeden önce ruhumuzun Allah’a ulasmasini dileyerek mürsidimizi sormak için persembeyi cumaya baglayan gece saat 24.00 den sonra veya mübârek kandil gecelerinde boy abdesti alinarak 4 Rekatlik hacet namazina niyet edildikten sonra su  âyetler okunur:


1. Rekat: Subhaneke  + Fatiha + 3 Âyetel Kürsî

2. Rekat: Fatiha + Ihlas + Felak + Nas

Oturus: Ettehiyyatu

3. Rekat: Fatiha + Ihlas + Felak + Nas

4. Rekat:  Fatiha + Ihlas + Felak + Nas

Oturus: Ettehiyyatu + Allahumme salli + Allahumme barik + Rabbena

Namaz bitince kisi, Allah’a niyazda bulunarak hacetini iletir. Ve üç kere daha Âyetel Kürsî okur ve hiç konusmadan gögsü kibleye gelecek sekilde sag tarafinin üzerine yan üstü yatarak uzanir. Allah‘in kendisine bu konuda, Mehdi (A.S)’i gösterecegi konusunda mutlaka yardim edecegine ve mutlaka yol gösterecegine kesin inanarak “Allah, Allah ”diye Allah’i zikrederek uyuyakalir.

Eger birinci gecede göremezse, her persembe veya her gece Allah kendisine gösterinceye kadar bu namaza devam eder. Sevgili kardeslerim! Dileriz ki, kardeslerimiz gibi bütün insanligin Allah’a ulasmalarini dileyerek, ruhlarini Allah’a ulastirmayi dilemelerini Yüce Rabbimden dileyerek, onlarinda kardeslerimiz gibi hem dünyalarinin, hem ahiretlerinin mutlu olmalarini Yüce Rabbimden dileyerek, insaallah Efendimizin himmetiyle sohbetimi burada tamamlamak istiyorum. Allah hepinizden razi olsun. (El Fatiha ma es Salâvât)

 


Bugün 20 ziyaretçi (27 klik) kişi burdaydı!




Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol